Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
câhil,
hakîm
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
Onlar ki uyup hainin iğvâsına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.
Doğal Destan ile Kuvay-ı Millîye Destanı Arasındaki Benzerlik ve Farklar
Doğal Destan
Kuvay-ı Millîye Destanı
Uzundur
Uzundur
Şiir biçiminde yazılır
Şiir biçiminde yazılmıştır
Sözlü olarak ortaya çıkıp çok sonradan yazıya geçirilir
Doğrudan yazılı olarak ortaya çıkmıştır
Olağanüstü ögeler içerir
Olağanüstü ögeler içermez
Tek bir kahramana odaklanır ve bu kahraman da metnin kalanı gibi olağanüstü özellikler taşır
Tek bir kahramana değil bir kolektif olan "halka" odaklanır ve bu kolektif olağanüstü özellikler taşımaz
Çözümleme
Destanın kahramanının tek bir kişi değil halk olduğunu gösteren ögeler:
Bölümün başlığının "Onlar" olması
İlk dizelerde "Onlar"ın "...toprakta karınca,/suda balık,/havada kuş kadar" çok olduklarının söylenmesi
İki defa "destanımızda yalnız/onların maceraları vardır." denerek halkın destanın konu alacağı tek özne olarak konumlandırılması
Şiirde ana kahraman olağanüstü ögelerle yüceltilmek yerine olağanüstü olmayan, çelişkili ve bazıları kötü özelliklerle tasvir edilir:
"korkak,/cesur," ve "...kahreden/yaratan..."
"câhil," ve "çocukturlar" ("çocuk" yakıştırması saflığı dile getirir)
Halkın doğal ve samimi oluşu özellikle vurgulanır:
"ve yeşil bir ağaç gibi gülen" sözü bir doğa unsuru olan ağaç ile halkın sahip olduğu mecazi doğallık arasında bağlantı kurar
"ve merasimsiz ağlayan" sözü halkın duygularını, merasim gibi formalitelere gerek duymadan yani samimi bir biçimde dışa vurduğunu vurgular
"ve ana avrat küfreden" sözü halkın kafasına esen şeyi içinden geldiği gibi söylediğini iletir
Halkın yazdığı destan, düşmanı ve haini vatan toprağından sürmektir:
Önce halkın "hainin iğvasına [şaşırtması ve doğru yoldan saptırması]" uyup "sancaklarını elden yere" düşürerek "düşmanı meydanda" koydukları ve evlerine kaçtıkları söylenir. Burada "iğvaya uymak," "sancağı elden yere bırakmak" ve "düşmanı meydanda koymak" ibarelerinin tümü vatan toprağını işgalciye teslim etmek anlamına gelir.
Ardından ise halkın "bir nice murtada [murtad: ridde eden, yani İslâm'ı terk eden Müslüman] hançer" üşüştüğü, yani hainle savaştığı söylenir. Destan kahramanının çelişkili özellikler taşıdığı vurgulanır.
İğva ["doğru yol," dinde Hak yolu anlamına geleceği için dinî bir anlamı da vardır, Kur'an'da da geçer] ve murtad gibi dinî kavramlar kullanılarak şiire ilahi-kutsal ve dolayısıyla destansı ögeler katılmıştır. Ayrıca vatana ihanet eylemi dinden çıkma eylemiyle özdeşleştirilerek vatanı savunma görevine de kutsallık ithaf edilir.
Eserin toplumcu gerçekçi şiir anlayışını yansıtan özellikleri vardır:
Şiirde vatanseverlik ve tam bağımsızlık lehinde bir tez savunulur, halkı ve halkın bağımsızlığın kazanılmasına olan katkısını yüceltmek yönünde toplumsal bir güdü vardır.
Şiir serbest nazımla yazılmıştır: belirli bir nazım birimi yoktur ve serbest ölçü kullanılmıştır. Herhangi bir uyak şeması görülmez. Melodik ögeler yoktur.
Görselliğe önem verilmiştir: şiir yer yer düz, yer yer çapraz görünümlü yazılmıştır.
Şiirsel bir hava yakalamak için olaylar dramatize edilmiştir.