Eğitmen: BiDersNotu
Aydınlanma Avrupa'da başlıca XVIII. yy. da gerçekleşmiş bir düşünce devrimidir. Bu devrim kapsamında gerçekleşen başlıca gelişmeler pozitif bilimler alanında bilimsel yöntemin ortaya çıkışı, beşeri bilimler alanında ise evrensel insan hakları, demokrasi, özgürlük-eşitlik gibi kavramların felsefi temelinin atılması oldu.
Not: Aydınlanmanın ana teması bireyin özgürleşmesi, akıl yoluyla kendini aydın olarak ortaya koymasıdır. Rönesans'ın hümanizmine insan-odaklı olması açısından benzer.
Locke'a göre insanlar boş bir levha (tabula rasa) olarak doğar, duyu ve deneyim ile kendilerini inşa ederler. Aydınlanma Çağının temel özelliklerinden biri bu türden bireyci bir üsluptur.
Locke insanların doğal haklara sahip olduğunu iddia eder. Buradaki "doğal" terimi söz konusu hakların herhangi bir hukuk sisteminden, devletten, yani toplum sözleşmesinden bağımsız olduğu anlamına gelir. Locke'a göre bu haklar arasında yaşama hakkı, hürriyet hakkı ve mülk sahibi olma hakkı vardır.
Locke'un siyaset felsefesinde hükumetler vatandaşların rızası ile kurulur.
Aydınlanma Çağında popülerleşen demokrasi kuramı bu fikrin üzerine kuruludur.
Voltaire laiklik ve ifade özgürlüğü gibi temel Aydınlanma değerlerini savunmuştur. Aydınlanmanın ana teması bireyin özgürleştirilmesi olduğundan, bireyin kilise hegemonyasından kurtulması ve bireyin kanaatlerini ifade ederek kendini ortaya koyması bu çağın önemli unsurlarıdır. Voltaire'in feodalitenin aleyhinde olması da buna dahildir.
Çağdaşlarının aksine temsili demokrasiye veya cumhuriyete inanmamıştır, onun yerine aydınlanmış despotizmi, yani müşfik bir liderin halk adına özgürleştirici yenilikler getirmesini savunmuştur. Bu görüşte özgürleştirme aşağıdan gelmez, yukarıdan iner.
Montesquieu çağdaş demokrasi için çok önemli olan kuvvetler ayrılığı kuramını geliştirmiştir. Anayasal monarşiyidestekleyen Montesquieu; iktidarın yasama, yürütme ve yargı olarak ayrılması sayesinde hükumetin farklı kollarının birbirini denetleyeceğini ve böylece totaliter, tiranik hükumetlerin kurulup halkı ezmesinin engelleneceğini iddia etmiştir.
Rousseau demokrasi kuramına önemli katkılarda bulunmuştur. Locke'a benzer olarak hükumetlerin otoritesinin Tanrı'dan değil halktan geldiğine inanmıştır. Yine, kamunun rızasıyla girdiği toplum sözleşmesi ile birlikte devletin ortaya çıktığını, fakat bundan önce bulunan doğa durumunda insanların her açıdan eşit ve özgür olduğunu iddia etmiştir. Rousseau'nun siyaset felsefesi milli egemenlik kavramı için önemlidir.