Eğitmen: BiDersNotu
Siyasi birlik görülmez. Bölgede pek çok devlet kurulup yıkılmış fakat hiçbiri bölgenin tamamına hakim olamamıştır. Siyasi örgütlenme, şeyh veya seyyid denen dini ve siyasi liderler tarafından yönetilen bedevi kabileler halindedir. Bu kabileler arası savaşlar ve kan davalarısıkça görülür.
Kadınların neredeyse hiç değer görmediği, köleler ile eşdeğer görüldüğü son derece ataerkil bir toplum yapısı söz konusudur. Kölelik özellikle varlıklı kesimde yaygındır. Çok eşlilik de görülür.
Putperestlik en yaygın dindir. Putlar, dini merkez olan Mekke’deki Kabe’de bulunurlar. Panayır dönemlerinde buraya farklı kabilelerin putları da getirilir. Bununla beraber Yahudilik ve Hristiyanlık gibi İbrahimi dinler ve Zerdüştlük gibi başka dinler de toplumun bazı kesimlerinde mevcuttur.
Dönemin Arap kültürü edebiyatta çok ileridedir. Başta şiir olmak üzere edebi metinler Nebati yazısıyla yazıya geçirilir. ÖzellikleHaram Ayları (Zilkade, Zilhicce, Muharrem, Recep)süresince Mekke’de düzenlenen Suk-u Ukaz panayırında hatiplerin şiir sanatını icra ettiği görülür.
Ana geçim kaynağı kabilelerin hayvan sürüleri ve kervan ticaretidir. Arazi kurak ve çöl olduğundan tarıma elverişlideğildir. Farklı kabilelerin ve kervanların yağmalanması da yaygındır. Panayır aynı zamanda ticareti de canlandırdığı için ekonomik bir faaliyettir.
Hz. Muhammed 571’de doğar ve 612’de peygamber olarak İslam’ın dini lideri olur. İslam ilk olarak Mekke’de ortaya çıkar, Hz. Muhammed’in etrafındaki küçük bir topluluk tarafından benimsenir. Mekke’de halihazırda var olan dini sistem ile İslam çatışır, Mekkeli putperestler İslam’a ve Müslümanlara baskı uygulamaya başlar.
Bunun sebepleri:
İslam’ın kölelere hak tanınması öğretisinin ve İslam hukukunda zekat başta olmak üzere bazı unsurların mevcut ekonomik sistemi ve varlıklı putperestlerin zenginliğini tehdit etmesi
Müslümanlar Mekke’nin baskısından kaçmak için 622’de Medine’ye göç etmiştir. Bu olay İslami (Hicri) takvimin başlangıcıdır. Hz. Muhammed burada dini bir lider olmanın yanı sıra siyasi ve sosyal işlerle ilgilenmiş, burada bir mescit inşa ettirmiş ve ensarlar ile muhacirlerin ilişkilerini geliştirmiştir. İslam Devleti ilk olarak burada oluşur. Hz. Muhammed siyasi lider olmuştur.
Gaza, İslam’ı yayma amacına denir. Bu amaç doğrultusundakafirlerle yapılan savaşa ise cihat denir. Bu Arap bedevilerinin yağma ve talan faaliyetlerinin dini bir şekilde ele alınmasıdır. Cihat yapılarak Müslüman hakimiyetine giren yerlere Dar’ül İslam, henüz cihat yapılmamış kafir hakimiyetindeki yerlere Dar’ül Harb denir.
Medine’deki İslam Devleti ve Mekke arasında yapılan, Medine’nin her birinde müdafaada olduğu savaşlardır. Bunlar neticesinde Mekke güç kaybetmiş ve geri çekilmiş, İslam Devleti güç kazanmıştır.
a. Bedir (624)
Mekke’nin Ebu Sufyan başkanlığında gönderdiği kervanı koruyacak olan ordu geri dönmeyince savaş patlamıştır. Medine galip gelmiştir.
b. Uhud (625)
Bedir’deki yenilginin ardından Mekke taarruz etmiş, Uhud Tepesi eteklerinde yapılan savaştan Medine mağlup ayrılmıştır.
c. Hendek (627)
Selman Farisi’nin önerisiyle Medine etrafına hendek kazılarak savunulduğu için bu adı almıştır. Medine galip gelmiştir, Mekke barışa zorlanmıştır.
d. Hudeybiye Antlaşması (628)
Mekke ve Medine arasında 10 yıllık ateşkes ilanıdır. Mekke’ye kervanlar için geçiş izni ve Medineli Müslümanların Kabe’ye hac izni verilmiştir. Mekke barışı bozmuştur, bunun üzerine Medine 630’da Mekke’ye yürümüş ve şehri almıştır. Kabe putlardan temizlenmiş ve dini merkez olmuştur. 2 yıl sonra 632’de peygamber ölmüştür.
Peygamberin ölümünden sonra İslam Devleti’nde iktidar kavgaları başlamıştır. Bu ortamda Hz. Muhammed’in yakınlarından olan Hz. Ebubekir halifeliğe seçilmiştir. Bu dönemde İslam birliği korunmaya çalışılmış, bunun için özellikle yalancı peygamberler ile mücadele edilmiştir. Arap Yarımadası’nın tamamına hakim olunmuş; Irak, Suriye ve Mısır’a komşu bölgeler fethedilmiştir. Bizans ile yapılan Ecnadin Savaşı ile Suriye’ye ilerlemek mümkün kılınmıştır. Kuran hafızların yardımıyla nüsha (kitap) haline getirilmiştir.
Devlet teşkilatlanması bu dönemde oluşturulmuştur: adliye, kadılık, Divan Örgütü kurulmuştur. Ülke idaresi illere ayrılmıştır. Hicri Takvim uygulamaya konmuştur. Ön Asya’nın tamamı (İran ötesi ve Kafkasya* hariç) fethedilmiştir.
Orta Asya yönünde fetihler yapılmış, Suriye valisi Muaviye Rodos ve Kıbrıs’ı almıştır. Kuzey Afrika ele geçirilmiştir. Kuran çoğaltılıp illere dağıtılmış, bunun sonucunda Kuran’ı ezbere okuyup yorumlayan kurralar merkezi otoriteyi zayıflatmıştır. Hz. Osman mevkiilendirme meselelerinde akrabalarına (Emevi soyuna) öncelik vermiş, bu da popülarite kaybetmesine yol açmıştır, bunun sonucunda öldürülmüştür. Yine de Emeviler yüklü miktarda güç kazanmıştır.
Hz. Ali halife seçilse de Osman döneminde oluşan siyasi çatışmalar kişilerin ona biat etmesini engellemiştir. İç savaş çıkar, Emeviler kan davası güderek Suriye’de ayaklanır. Mekke de Hz. Ayşe’nin onayı ile Ali aleyhinde tavır alır. Savaştaki başlıca siyasi gruplar Suriye’deki Emeviler, Ali taraftarı Şiiler ve iki gruptan da olmayan haricilerdir. Savaş sürerken Emeviler olayın hakem heyetine taşınmasını ister. Ali bunu kabul edince Ali yandaşlarından bir kısmı bunu kabul etmeyip tepki olarak ayrılarak haricileri oluşturur. Hz. Ali bir süre sonra öldürülünce dört halife dönemi sona erer ve Şam’da Muaviye önderliğinde Emevi devleti kurulur. Bu dönemde iç karışıklıklardan dolayı askeri, siyasi, iktisadi gelişme olmamıştır.
Emeviler halifelik kurumunu verasete bağlamıştır. Bu dönemde fetihler sürmüş, Kuzey Afrika’dan İspanya’ya geçerek burada Endülüs Emevi Devleti kurulmuş, Fransa’ya kadar ilerlenmiştir.
Muaviye öldükten sonra oğlu Seyid’in halifeliğini kabul etmeyen Şii ve Hariciler Ali’nin oğlu Hüseyin’i halife yapmak ister. Yezid bunun üzerine Irak’taki Kerbela Çölünde Hüseyin ve ailesini öldürür, Kerbela Olayı olarak bilinen bu vaka İslam’daki Şii ve Sünni ayrımını kesinleştirmiştir. Şiiler Emevi hilafetini tanımamış, İmamlık ile yönetilen kendi devletlerini kurmuşlardır.
Emevilerin mevali politikası sünni Araplar dışındaki kişileri Müslümanlıktan dışlar. Bundan dolayı Şiiler Emeviler ile çatışmış, Türk-Arap ilişkileri gelişmemiştir.
Emeviler Maveraünnehir’de çıkan bir isyan sonucu (Türkler de buna destek vermiştir) yıkılmış, Bağdat merkezli Abbasi Devleti kurulmuştur. Abbasiler hilafeti verasete bağlı tutmuşlardır, fakat Türkler ve Şiilere karşı daha hoşgörülü bir politika benimsenmiş; Türkler Araplarla işbirliğine girmiştir. İslam bu dönemde altın çağını yaşamış, bilimsel gelişmelerde Avrupa’nın önüne geçilmiştir.
Abbasi ve Türklerin Çin’e karşı İpek Yolu hakimiyeti için savaşmasıdır. Türkler ilk defa Araplar ile aynı cephede yer almıştır.
Abbasilerin siyasi otoritesi zamanla zayıflamış, imparatorluk içinde yeni devletler ortaya çıkmıştır. 13. yy. ın sonunda Abbasiler Moğol istilaları sonucu yıkılmıştır.
Mısır’da kurulan, yönetimi Türk olup nüfusunun çoğunluğu Araplardan meydana gelen devletlerdir. Bundan dolayı bazı tarihçiler tarafından Türk devleti olarak kabul edilmezler. Dağılan Abbasi Devleti’nin yarattığı otorite boşluğunda kurulmuşlardır.
9. yy. da Bilge Kül Kadir Han tarafından Maveraünnehir’de kurulmuş, onun yeğeni Satuk Buğra Han başa geçince İslam’ı resmi din yapmıştır. Hem yöneticileri hem de halkı Müslüman olan ilk Türk devletidir. İlk yazılı eserleri ortaya koymuş (Kutadgu Bilig, Divan-i Lügati't Türk), Türkçeyi resmi dil yapmış, medrese ve kervansarayları yapmışlardır. Türk ve İslam kültürünün sentezini yapmışlar, Türk kimliklerini korurken İslami usulleri benimsemişlerdir. 13. yy. başlarında yıkılmışlardır.
11. yy. başlarında Samanoğulları Devletinin yıkılması sonucu Doğu Afganistan’da kurulmuş, Pakistan ve Hindistan’a yayılmışlardır. Hükümdarları Mahmut devlete altın çağını yaşatmış, sultan unvanını alan (halifeyi Şiilere karşı koruması sonucu bir ödül olarak bu ünvanı almıştır) ilk hükümdar olmuştur. Kuzey Hindistanı fethedip İslamlaştırarak günümüz Pakistan devletinin temellerini atmıştır.
Fakat Gazneliler Türk kültürünü devam ettirmek konusunda Karahanlılar kadar başarılı olamamışlar, Fars etkisinde asimile olmuşlardır.
Gaznelileri yıkılış sürecinde 1040 Dandanakan Savaşı’nda mağlup ederek kurulmuşlardır. Devletin yönetici kesmi Abbasilerle iyi ilişkiler geliştirmiş ve İslam’ı, bununla birlikte yerleşik yaşamı benimsemişlerdir. Bunları göçmen Türkmenlerden oluşan halka da empoze etmek istemeleri Selçuklu ve Türkmenler arasında bir çatışma başlatmıştır.
Selçuklu’nun Türkmenleri yerleşik hayata geçirmek isteme sebepleri:
Bunun sonucunda Selçuklu Türkmen komutanlarını Anadoluya sefer yaptırıp fethettikleri toprakları onların yönetimine vermiştir.
Bu politika sayesinde Selçuklu:
Selçuklu Moğol istilaları, devlet daimindeki iktidar kavgaları ve devletten bağımsız faaliyet gösteren tarikatlar (başta Haşhaşiler olmak üzere) nedeniyle yıkılma sürecine girip otorite kaybedince bu komutanlıklar bağımsızlık ilan etmiştir. Devletin sonlarına doğru burada Anadolu Selçuklu Devleti kurulmuş, bu devlet 1243’te Kösedağ Savaşında Moğollara yenilene kadar varlığını devam ettirmiştir.